Canlı varlıklar en basit yaradılışlı olan uçucu böceklerden itibaren, yaşantıların değişik ihtiyaçlarını karşılamak yönünden ses çıkarmak zorunluluğundadırlar. Korku düşmanlarına benzer diğer varlıklara bildirmek, aşk çağrımı yapmak, başka canlıları korkutmak için ses lüzumlu bir araç olarak görülmektedir…

Sesin Oluşumu

Canlı varlığın organizması geliştikçe hem ses çıkarma nedenleri çoğalmakta ve hem de ses çıkaran organları daha mükemmel olmaktadır.
Böceklerde sesin çıkarılması, kanatlarının birbirine veya kanatlarının bacaklarına sürtülmesi yolu ile olmaktadır. Çekirgelerin, ağustos böceklerinin sesleri bu şekilde çıkarılmaktadır. Arıların, sivrisineklerin sesi ise kanatlarının titreşiminden meydana gelmektedir. Bazı böceklerin seslerini duyamamaktayız. Çünkü bizim kulağımız bunların çıkardığı ses frekanslarını alacak güçte değildir. Fakat onlar birbirlerini kilometrelerce uzaklardan duymaktadırlar.

Daha yüksek sınıf hayvanlara çıktıkça ses çıkarmak için özel organların meydana geldiğini görüyoruz. Kuşlarda ses memeli hayvanlarda olduğu gibi larenks (gırtlak) yardımı ile çıkmaz. Bunların hava yollarının yanında bulunan bir takım hava keselerinnin içinde bulunan havanın basınç ile dışarı atılması sesi sağlar. Bülbül ve kanaryanın hepimizin hoşuna giden sesi bu hava keselerinden dışarı atılan havanın sesidir.
Memeli hayvanlarda ses çıkarmak için özel bir organ (gırtlak) meydana gelmiştir. Larenks ileride anlatacağımız gibi organizmanın en enteresan bir organıdır.

Hemen başlangıçtan bilmeliyiz ki aslında larenks dediğimiz organ ses çıkarmak için yaratılmamıştır.
İlk canlıların sularda meydana geldiğini biliyoruz. Başlangıçta hücreli olan bu yaratıklar milyonlarca yıl boyunca gelişerek balık ve benzeri canlıları meydana getirmiştir.

Suda yaşayan bu canlılar, yaşamlarını sürdürebilmek için oksijene ihtiyaç duyarlar. Oksijen organizmanın beslenebilmesi, büyüyebilmesi için gerekli bir maddedir. Balık ve benzeri canlılar galsama dediğimiz (solungaç) organları ile suda bulunan oksijeni alarak organlarına sevk ederler. Zamanla sularda bulunan oksijen azalmaya başlamıştır. Bunun sebebi sularda oksijeni kullanan başka canlıların (nebatların) meydana gelmesi veya suların çamurla dolmasıdır. Suda oksijen bulamayan canlı varlık bunu bulmak için karaya çıkmak zorunda kalacaktır. Fakat karaya çıkınca havadaki oksijeni almak için akciğerlere ihtiyacı olacak ve bu şekilde akciğerler gelişecektir.

Akciğerler havadaki oksijeni rahatça alarak organizmanın ihtiyacını görmek üzere organlara nakledecektir. Ama o zaman bazı zorluklar çıkacaktır. Ciğerlere çekilen hava kuru olursa akciğerler zarara uğrar, bazen içeri çekilen hava içinde yabancı cisimler olur ve bundan akciğerin ağzını kaparlarsa solunum yapma imkanı kalmaz. İşte bu zararlı tesirleri ortadan kaldırmak için uzviyet larenks denilen bir organı ortaya çıkarır. O halde bizim bugün ses çıkarma organı olarak tanıdığımız larenks (gırtlak) aslında ses çıkarmak için değil uzviyetin başka görevlerini karşılamak için yaratılmıştır. Yani akciğere giden havayı organizma için uygun koşullara sokmak için ve akciğerlere yabancı madde kaçmasını önlemek için kısaca ilk larenks adeta bir valf,,musluk gibi bir organ idi. Fakat canlı varlık karada yaşantısını sürdürmek ve bu arada gelişirken bu larenksin bu valftan ödev görevler alacağını da keşfetmekte geç kalmadı.

Hepimiz bir dere kenarından geçerken kurbağaların korkup suya atlarken “vırak” diye bağırıp suya atladığını görmüş ve duymuşuzdur. Biz bunu kurbağanın istemli çıkardığı ve işe yarayan, bir ses sanırız. Aslında bu istemli bir ses değildir. Kurbağa suya atlarken akciğerlerine su kaçmasın diye larenksini hızla kapar. Bu esnada bir ses çıkar. Yani adeta kapının kapanırken çıkardığı ses gibi. Bunun aslında bir manası yoktur. Sırf larenksinin kapanma sesidir. Fakat bu sesin çıkarılması diğer kurbağalara bir işaret olabilir. Yani kendisi için tehlikeli olabilecek birisinin yaklaştığını haber verebilir. İşte bu şekillerdeki bir oluşum canlının gırtlağını ses çıkaran bir organ olarak kullanma bilincini getirmiştir.

Özetlemek lazım gelirse, başlangıçta sırf akciğerlerin ağzını kapamak maksadı ile odaya çıkan larenks bugün canlıların en hayati organlarından birisi olmuştur. Larenks sayesinde akciğerlerini koruyan canlı, yine larenks sayesinde insan oğlıında en ulvi heyecanların ortaya konduğu, konuşma ve bunun en mükemmel şekli olan şarkı söyleme olanağına kavuşmuştur.

İnsanda ses çıkarma sadece tek bir organın meydana getirdiği fonksiyon değiidir. Birçok organlardan meydana gelen sistemlerin beraber çalışması ancak istenen anlamda sesin ortaya çıkmasını sağlar.

Selahaddin İçli T.M.D.K. Ders Notları